Yusuf ALİOĞLU Estetiğin Tükenişi Vicdanın Tükenişidir
Yazı Detayı
05 Nisan 2023 - Çarşamba 10:28 Bu yazı 1542 kez okundu
 
Estetiğin Tükenişi Vicdanın Tükenişidir
Yusuf ALİOĞLU
 
 

Algılama ve duyumsama gibi anlamlara gelen estetik, Kant felsefesinde ‘duyarlık kuralları’ şeklinde tanımlanır.

 

Estetiğin ‘güzel’ olan üzerine düşünme olduğunu söyleyenlere kulak verdiğimizde ise karşımıza güzel olanın kuramsallaştırılması ile genel anlamda ‘sanat felsefesi’ çıkar.

 

Felsefi operasyonların kadim konularından biri olan güzel, kendisi hakkındaki kadim tartışmaların odağında esas olarak üç boyutlu bir tartışmanın öznesidir:

 

‘Güzelin gerçeklik ya da aşkınlık ile olan ontolojik münasebeti’,  ‘güzeli seyredenin, güzele bakanın, güzeli anlamaya çalışanın hikayesi’ ve ‘güzeli var eden gücün sınırları’.

 

Güzel olanın niteliğine dair bu üç önemli sacayağı aynı zamanda düşüncenin sürdürülebilirliğini de mümkün kılan taşıyıcı kolonlardır.

 

İyi ve doğru olana içkin bağımsız bir alan olarak güzel, bu özelliği ile bilgi felsefesiyle de yakın bir münasebete sahiptir. Bu noktada bilgelik, hikmet, hikemilik, erdem gibi değerler bilgide derinleşmenin (rusuh) estetik formları olarak çıkar karşımıza.

 

Bu forma dair bilgi istasyonları, aydınlanmacı düşüncenin ve sanayi formasyonunun aksine, tabiatı rakip görmez ve tabiatı yönlendirilen ikincil konuma düşürmez. Aksine özgür düşüncenin tabiatla uyum hallerinin, iyi ve doğru olanı tanımlayabilmede bir imkan olduğunu ve düşünceye yoldaşlık suretiyle katkı sunduğunu söyler.

 

Tarihe, topluma, tabiata ve kendisine (Ali Şeriati /İnsanın Dört Zindanı) bakışını, ‘insan insanın kurdudur’ (T. Hobbes) zorlamacılığından kurtaran ve merhamet ile mayalanmış estetik formda karar kılan bu aklın iyi ve doğru olanı üretme ve sürdürme seçeneği daha güçlüdür.

 

Hatırlanacağı üzere sanayi devrimi formasyonu, geleneksel zamanların kendi özgün yatağında tomurcuk patlatmış estetik müktesebatını daha çok üretmek adına fabrika bacalarında buharlaştırırken modern zamanlara estetik adına bir katkı sunmamış, sunamamıştı.

 

Bilgi sükûnetinin derinliğini budayan ve kendi örs ve demirine yabancılaştıran bu süreçlerin ürünü olarak hızlıca çoğul olandan uzaklaşıldı, müdahaleci monolitik kurgular üzerinden yaşamlar, algılar, tutum ve davranışlar geliştirildi.

 

Bu kapsamda bir sanayi devrimi prodüksiyonu olarak ‘ulus’ ve ‘ulus devlet’ çıktıları da estetik duyarlığın terkedilerek “tek renk, tek, koku, tek ses” gibi yavanlaştıran konumlanma hamleleri suretinde sahnedeki yerini aldı.

 

Milliyetçilik histerilerinin negatif dokunuşlarla ısırganlaştığı ve ulus devlet heyulasının her yerde, her an hazır ve nazır olduğu otoriter yüklemeler, insanlık tarihinin en donuk, en verimsiz ve en sevimsiz zamanları olarak kayıtlara geçti.

 

Ulusçuluk aklında bedenlenen ve ancak bu bedenin sınırlarını doyurucu bulmayan iktidar refleksi hızını alamadı ve bir coğrafyaya giydirdiği deli gömleğini bu kez tüm insanlığa ve tüm dünyaya giydirdi, adına da küreselleşme dedi.

 

Bir fırtına, bir kasırga gibi tüm coğrafyalara uğrayan küresel tek tipçi müdahale, inkar ve imha üzerine kodlanmış paralı ve gönüllü kulları ile kıyıda köşede kalmış azınlık kültürlerine kadar binlerce yılın müktesebatını yer ile yeksan etti.

 

Barut kokusuna, top seslerine ve militarizmin ritmik hareketlerine alıştırtılan toplumlarda özgür benlik alanları ve bu alanda yeşeren estetik kaygılar, bakışlar, düşünceler yok edildi. Bekir Ağırdır’ın dediği gibi, hayatın hemen her alanında bir yöntem olarak olması gereken müzakerenin yerini münazara ve münakaşa aldı. (Bize Yeni Bir Söz Lazım, Mundi Kitap, 2022)

 

Siyasal yönelişler, katılımcılık, şeffaflık, hesap sorabilirlik ve hesap verebilirlik gibi parametrelerden uzaklaşarak kalabalıklara, sloganlara, inatlaşmalara, kör kavgalara ve çıkar ilişkilerine dönüştü.

 

Fayda ve üretime dayalı ekonomik faaliyetler toplumun içinde dolaşan ve çakallar misali ceplere dadanarak soyup soğana çeviren açık ve gizli ellere dönüştü.

 

Kültür ve sanat dünyası, endişe ve sorumluluktan uzak,  tek merkezden yönetilen ve her an aynı nağmeyi tekrar edip duran statükocu lümpen bir koroya dönüştü.

 

Hayatı herkes için düzenleyen bir argüman olması gereken hukuk, salt denetleyen ve cezalandıran ruhsuz bir metne dönüştü.

 

Eşyaya dair üç hal kanunu diyebileceğimiz ‘aşkınlık, içkinlik ve ötelik’, gösteri toplumunun gündelik alış veriş faturalarında bir istatistiğe dönüşürken moda merkezlerinin zihin yönlendiriciliği tartışmasız kabuller oldu.

 

Toplumsal hayat, edep, paylaşma, merhamet, iyilik gibi kurucu değerlerden uzaklaşarak yörüngeden çıkmış uzay aygıtları misali istikametsiz akışların, kozmik kaosun, asimetrik duruşların adresine dönüştü.

 

Kısacası, insanlığa dair sosyal sermaye hızla eriyor.

 

Sosyal sermaye eriyip meşruiyet kriterleri buharlaşınca, birileri arsa ve yapı kooperatifçiliği yaparak, birileri bankerlik pozlarıyla, birileri hayali ihracatlarla, birileri saadet zincirleriyle, birileri de kripto para ve spekülatif dijital söylemlerle toplumun maddi imkanlarına çöküyor.

 

Diğer yandan ahenk ve uyumun, oran ve zerafetin mekanı tabiat, böğüren makinaların dağları düzleyen, düzleri de dağlayan fütursuz müdahaleleriyle bağlamından kopmuş, kendine yabancılaşmış durumda. ‘O sultan hazinesi, o hep veren sonsuz cömert ana’ (E. Bayazıt/Sebep Ey) artık üretmekten, beslemekten ve öğretmekten uzaklaşıyor. İşte bu hadsizliklerin sonucu küresel sorunlara dönüşen çevre kirliliği ve iklim değişikliği gibi soru/n/lar, estetik hassasiyetini kaybeden insanın insanlığa sunduğu birer ‘kara hediye’.

 

Çağın ruhu estetik hassasiyetini kaybedince, kaleleri, surları, çarşıları, hamamları, kemerleri, kuyuları, taşı, ahşabı, komşusu, esnafı, aidiyet duygusu ve sohbeti ile bir estetik yumağının tarihsel çağrısı olan şehirler bina yığınlarına dönüştü. Medenileşmek ve emniyette olmak adına şehirlere yapılan bilinçli göçler, şimdilerde şehirlerin boğan, yutan, ürküten kabalıklarından emniyette olmak adına tersine göçlere dönüyor. Naif şehirlerin kibar insanları azaldıkça, ötekini yok etmeye ayarlanmış aşiretçi, partici, grupçu kaba insanların elinde kalan şehirler birer sömürge fabrikasına dönüşüyor.  

 

Mimarileri, tarihsel dokuları ve özgün hikayeleri ile birer kültür merkezi olan mahalleler, caddeler ve sokaklar, ışık kirliliğinin, tabela savaşlarının, gürültü yarışlarının, parkların ve bulvarların çılgın ve kontrolsüz işgal alanlarına dönüşürken Akif Emre’nin deyişiyle ‘mahallesiz şehirler’ oluşuyor. Dijital muhayyilenin herkesi, her şeyi ve her davranışı birbirine benzettiği ‘kopyala yapıştır’ nev’inden şehirler. Bu şehri diğerinden farklı kılan nedir diye sorulsa,  monizmin katrandan gölgesinin düştüğü zeminlerde kocaman bir ‘hiiiç’ yankılanır.

 

Siyasal otoritelerin dokunulmadık, kirletilmedik ve boynuna kölelik tasması takılmadık hiçbir alan bırakmadığı bir zamanda, standartlara uyarlı yeni nesil hayatlar estetik ile tanışamamanın bedbahtlığını yaşıyor.

 

Estetiğin, kozmik uyumun, değerler skalasının, naif ve bedii olanın yitirildiği her alan, vicdanın yitirildiği, kabalıkların, kabileciliklerin, hodbinliklerin, yabaniliklerin ve sömürünün vahşice boy verdiği alanlara dönüşüyor.     

 
Etiketler: Estetiğin, Tükenişi, Vicdanın, Tükenişidir,
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
21 Ekim 2025
Bendeki Notlar -12- ‘Çocuk Kalsaydı Büyüklüğüm’
433 Okunma.
09 Ekim 2025
Batı’da Şehir Tarihçiliği
870 Okunma.
04 Ağustos 2025
‘Yıkın Efendiler, Yıkın!’ -2-
1775 Okunma.
14 Mayıs 2025
“Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda…”
1052 Okunma.
22 Nisan 2025
'İNSANIN DÖRT ZİNDANI'
5029 Okunma.
16 Mart 2025
ŞEBBİHALAR HER YERDE
706 Okunma.
09 Mart 2025
'BİR DEĞİRMENDİ BU DÜNYA'
765 Okunma.
08 Eylül 2023
Boşuna değildi boş olmayan hiçbir şey!
3082 Okunma.
17 Ağustos 2023
Köprüler ve Çamurlu Sular
2412 Okunma.
13 Temmuz 2023
Biriktirdiklerim-7-
2205 Okunma.
27 Mayıs 2023
Bingöl’ün Referandum Karnesi
2558 Okunma.
07 Mayıs 2023
Bingöl’de Genel Seçimlere Katılım Oranları (1950-2018)
1762 Okunma.
29 Nisan 2023
1920-2018 Yılları Arasında Bingöl’ü Parlamentoda Hangi Partiler Temsil Etti?
1490 Okunma.
24 Nisan 2023
Bingöl Yakın Siyasi Tarihinde Seçmen Davranışları (1939-2018)
2340 Okunma.
11 Nisan 2023
Siyasetin ‘Hayret’ Makamı Var Mıdır?
2131 Okunma.
23 Mart 2023
“Ben de adayım”
1761 Okunma.
18 Şubat 2023
Şiirin Güncesi -11: “Ben Yokum”
2062 Okunma.
18 Şubat 2023
‘Cansız Bedene Ulaşıldı’ Ne Demek?
1325 Okunma.
18 Şubat 2023
“Ya Bu Defa da Seçilemezsem!”
1477 Okunma.
18 Şubat 2023
Biriktirdiklerim-6
1352 Okunma.
18 Şubat 2023
‘Konfor Ruhun Bataklığıdır’
1588 Okunma.
08 Kasım 2022
Engerek Soyu
2037 Okunma.
16 Eylül 2022
Masanın Ötesi ve Berisi Ya da Sosyolojimizin Metafiziği
3511 Okunma.
05 Eylül 2022
Tatlı Zehirli Sulara Alışanlar İflah Olmaz Mı?
2160 Okunma.
22 Ağustos 2022
Nazar Değmemiş Kapaksız Kitaplar
2894 Okunma.
02 Ağustos 2022
Libası İdrarlı Adamlar
2738 Okunma.
27 Haziran 2022
“Hayatın Anlamı” Nedir?
3973 Okunma.
21 Haziran 2022
‘Ey kötülük!’
2329 Okunma.
24 Mayıs 2022
Şiirin Güncesi 10: “Sonsuz ve Öbürü”
3140 Okunma.
05 Mayıs 2022
'Sıkıntı yok!'
2804 Okunma.
19 Nisan 2022
Düğümlere Üfüren Mühendisler Zamanı
2920 Okunma.
08 Nisan 2022
Bendeki Notlar 11: ‘Şehir Sineması’
2630 Okunma.
20 Mart 2022
Hakikate Tanıklık Nedir?
2595 Okunma.
03 Mart 2022
‘Tüm İnsanlığa Açık ve Ücretsiz Gösteri’
2959 Okunma.
09 Şubat 2022
Bendeki Notlar 10 “Kültür ve Sanat Merkezleri: Sinema, Kırtasiye, Park”
4518 Okunma.
13 Aralık 2021
Frankfurt'ta Bir Haşimi
6894 Okunma.
17 Kasım 2021
Nurettin Topçu’nun Gördüğü ‘Taşralı’
5027 Okunma.
09 Eylül 2021
Harf Eken Kelime Biçer
5848 Okunma.
24 Ağustos 2021
Bir Mütevazi Monologdan Arta Kalan Sualler
3718 Okunma.
24 Haziran 2021
Çekilin aradan, maradan...
5568 Okunma.
15 Haziran 2021
'Biraz da ben konuşayım'
4425 Okunma.
28 Mayıs 2021
‘Apaçık’ Şiir
4587 Okunma.
06 Mayıs 2021
“Şehir’dir adım; kimlik alır, kimlik veririm.”
4767 Okunma.
22 Nisan 2021
Kitaplar Dolusu Susmak...
3749 Okunma.
16 Nisan 2021
Zamanın İdrak Sarkacına Merhaba
3402 Okunma.
23 Mart 2021
Söz Düşerse Ne Kalır Geriye?
4740 Okunma.
18 Ocak 2021
Dayvun, Dayvun, Dayvuno / Day Qırbun Çımun Siyuno
12153 Okunma.
22 Aralık 2020
Biriktirdiklerim -5-
2576 Okunma.
10 Aralık 2020
Biriktirdiklerim -4-
3033 Okunma.
04 Aralık 2020
Biriktirdiklerim -3-
3265 Okunma.
30 Kasım 2020
Parayı Nereye Yatırmalı?
3046 Okunma.
26 Kasım 2020
Biriktirdiklerim -2-
3424 Okunma.
16 Kasım 2020
Biriktirdiklerim -1-
3480 Okunma.
19 Ekim 2020
Ne Zaman Reşit Olacağız?
4717 Okunma.
Haber Yazılımı